Türkiye'de her 3 yetişkinden birinde görülen yüksek tansiyonun, kalp, beyin ve böbrek ile tüm atardamarlarda hasarlar yaratarak, ölümlere ya da sakatlıklara yol açabildiği bildirildi.
02 Haziran 2008 10:19
Yazı boyutunu büyütmek için
Zafer Akpınar'ın haberi
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sıddık Ülgen, atardamarlarda dolaşan kanın damar duvarına yaptığı basınca, kan basıncı ya da tansiyon denildiğini söyledi.
Bu kan basıncı değerinin normal sınırları aşması durumunda ise yüksek tansiyonun (hipertansiyon) ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Ülgen, tüm dünyada da oldukça sık görülen bu sinsi hastalığa, Türkiye'de her 3 yetişkinden birinde rastlandığını bildirdi.
Hipertansiyonun başta kalp, beyin ve böbrek ile tüm atardamarlarda hasar yaratarak felç, kalp krizi, böbrek yetmezliği ya da damar yırtılması ile ölümlere ya da sakat bırakıcı hastalıklara yol açabildiğini belirten Prof. Dr. Ülgen, şunları kaydetti:
''Hipertansiyon, dünyada sessiz katil olarak biliniyor. Hipertansiyona birçok etken yol açabiliyor. En önemlisi genetik yapıdır. Kişi doğuştan hipertansiyona yatkın olabiliyor. Bunun yanı sıra aşırı tuz tüketimi, şişmanlık ve hareketsiz yaşam gibi birçok faktör, yüksek tansiyona yol açabiliyor. Hastalığın sadece yüzde 5 gibi az bir bölümü, ameliyatlarla tedavi edilebilen düzeydedir. Genelde hipertansiyon hastaları, tedavi edilmemesi ve yaşam biçiminin değiştirilmemesi durumunda hayatları boyunca ölüm ve ciddi rahatsızlık riskiyle karşı karşıyadır.''
-MASKELİ YÜKSEK TANSİYON
Prof. Dr. Sıddık Ülgen, bu hastalıktan korunmanın en iyi yolunun bazı alışkanlıkların bırakılması olduğunu belirterek, ''Aşırı kilodan, fazla tuz ve yağ tüketiminden kurtulmak riski azaltır. Sigara ve alkolü bırakmak da tedavide önemli rol oynar'' dedi.
Şeker hastalığı, kalp ya da böbrek yetersizliği olanların, felç ya da kalp krizi geçirenlerin ve şişmanların büyük risk altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ülgen, ''Son yıllarda maskeli hipertansiyon diye bir kavram çıktı. Kişinin günlük hayatta tansiyonu varken ölçümlerde normal çıkabiliyor. Bu yüzden daha ayrıntılı incelemelere ihtiyaç var'' diye konuştu.
Prof. Dr. Ülgen, hastaların önemli bölümünün hipertansiyon rahatsızlığı olduğunu bilmediğini ifade ederek, bu yüzden 6 ayda bir kan basıncı ölçümü yaptırılmasını önerdi.